Rıza Sarraf’ı ABD’de tutuklatan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’nın soruşturma dosyasındaki yeni ayrıntılar çıkmaya devam ediyor. Türkiye’de bir düzineye yakın bankayı ilgilendiren soruşturmanın odağındaki bankalardan biri de 2011 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konmuş olan Arap-Türk Bankası.
Bharara’nın Sarraf dosyasından sorumlu iki yardımcısı Sidhardha Kamanaju ve Michael Lockard, dosyanın derinliği ve trafiği karşısında yoğun mesai harcamalarına rağmen asıl iddianamenin haziran ayına yetişmeyeceği kanaatine vardı. Bin sayfayı bulması beklenen asıl iddianamenin temmuz ayına sarkması kesinleşti.
‘Finansal şebeke yönetiyor’
Dava Türkiye’de bir düzineye yakın bankayı ilgilendirirken, bunlardan biri, 2011 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konmuş olan Arap-Türk Bankası. Kaddafi’nin bankası olarak bilinen banka, soruşturmada önemli bir aktör olarak anılıyor. O dönemde iç savaşın ortasında kalan Libya’nın Libyan Foreign Bank’ın (LFB) yüzde 62.37’sine sahip olduğu A&T Bankası’na el koyma kararını TMSF, aynı tarihli Hürriyet haberine göre şöyle almıştı:
“5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 18. maddesinin (5) numaralı fıkrasına istinaden, Libyan Foreign Bank’ın mülkiyetinde bulunan Arap Türk Bankası A.Ş’nin yüzde 62.37 oranındaki hissesinin temettü dışındaki ortaklık hakları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1970 ve 1973 sayılı kararları ile 2011/2001 sayılı Bakanlar Kurulu kararının uygulanması Libyan Foreign Bank açısından sona erdirilinceye kadar Fon tarafından kullanılacaktır.”
‘Dosyada iktidara yakın medyadan isimler var’
Sarraf’ın avukatından yeni dilekçe: 17 Aralık soruşturması davada kullanılmasın
Sarraf davasının bir başka ayağı Türkiye’deki medya dünyasına uzanıyor. 1000 sayfayı bulması beklenen iddianameden haberi olan kaynaklara göre dosyada Türkiye’de iktidara yakın medyadan bazı köşe yazarları, genel yayın yönetmenleri ve 2 gazete patronu var. Bu isimlerin ‘Sarraf ile kara para ilişkisi nedeniyle’ Amerikan federal savcılığı yetkilileri tarafından ‘çete’ olarak adlandırılıp mercek altına alındığı belirtildi. Öte yandan savcı Bharara’nın ofisinde yargıç Richard M. Berman’ın kefaleti reddedeceği beklentisi hâkim.
O dönemde BDDK’da karar verici makamlarda görev yapan yetkililer ve bu işlemlerin yapılmasına karar veren siyasi figürlerin bu soruşturma bağlamında şüpheli olduğu ve Bharara’nın Türkiye’deki soruşturmasının ilgi alanına girdiği öğrenildi. Dönemin BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Başkan Yardımcısı İhsan Uğur Delikanlı, İkinci Başkan Muttalip Ünal, Kurul üyeleri Mustafa Akın, Servet Taşdelen, Can Akın Çağlar, Mustafa Akın, Erol Berktaş, Hüseyin Al idi.
‘Kırmızı oda uyarısı’ dinlenmedi
13 Mart 2012’de Habertürk’ün ekonomi sayfasında A&T’nin Türk nezaretinden çıkmasıyla ilgili şu bilgi veriliyor:
“LFB’yi temsilen görev yapan yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür görevden alındı. Kurul üyeleri yerine Feyzi Çutur, İsmail Güler, Oğuz Kayhan, Hikmet Aydın Simit ve Yusuf Dağcan, genel müdürlüğe de Osman Arslan getirildi.” Diğer bir ifadeyle bu isimler, 10 aylık el koyma süresince bankaya atanıp o süreçteki milyarlarca dolarlık kara para aklama trafiğinde bankaya nezaret eden kişilerdi.
Bu isimlerden özellikle bazılarının Bharara’nın soruşturmasında önemli yer kapladığı anlaşıldı. A&T Bank’a genel müdür atanan Osman Arslan şimdi Ziraat Katılım’ın da genel müdürü. Arslan’ın bu çark içinde önemli bir figür olarak yer aldığı kabul ediliyor.
Kaynak:Cumhuriyet