Haber: İlker Ahmet Yıldız
Terör olaylarının, saldırıların ve savaşların toplumda tramvaya sebep olabileceğini belirten psikiyatri uzmanları, yaşanan travmaların normalleşerek çözülebileceğine işaret ederek, mümkün olduğu kadar normal yaşantıya devam edilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Her ne kadar zor olsa da kişilerin ailesiyle birlikte dışarıya çıkması, toplumsal ilişkilerine devam etmesi gerektiğine vurgu yapan psikiyatristler, toplum olarak birlikte hareket etmek gerektiğinin altını çiziyorlar.
Terör olaylarının yalnızca maruz olan kişileri değil, toplumun bütününü derinden etkilediğini belirten psikiyatristler, terör olaylarının toplumda en çok çaresizlik hissini yaşattığını söylüyorlar. Bu türden toplumsal travmaların ise sadece o travmaya maruz kalan insanları değil, adeta bir karabasan gibi toplumun bütün kesimlerini etkilediğine dikkat çeken psikiyatri uzmanları, burada en yaygın olan şeyin çaresizlik hissi olduğunu belirtiyorlar. İnsanların en temel duygularından biri olan güvende olma ihtiyacına vurgu yapan psikiyatristler, insanın temel ihtiyaç hiyerarşisi sıralamasında yeme ve içmeden sonra güvende olma ihtiyacının geldiğini hatırlatıyorlar.
Terör saldırıları, savaşlar ve deprem gibi olayların güvende olma hissini ortadan kaldırdığını belirten psikiyatristler, bu aşamadan sonra bireylerde başlayan çaresizlik, donakalmak, şaşkınlık, mutsuzluk, kendi içine kapanma, hiç kimseye güvenememe, uykusuzluk, kâbuslar yaşama ve o olayı yeniden yaşama gibi durumların ortaya çıktığını aktararak, bu olaylardan sonra psikiyatri polikliniklerine başvuru oranının arttığına dikkat çekiyorlar.
Travmanın ardından 3 temel semptomun ortaya çıktığını belirten psikiyatristler, tramvayla mücadele edebilmek için en öncelikli durumun normalleşmeye dönmek olduğunu söylüyorlar. Bu 3 temel semptom ise; yeniden yaşama endişesi, aşırı uyarılmışlık belirtileri ve kaçınma belirtileri olarak açıklanıyor. Mümkün mertebe normal yaşantıya devam edilmesi gerektiğine dikkat çeken psikiyatri uzmanları, her ne kadar zor olsa da kişinin uykusuna, yediği yemeğe dikkat etmesi gerektiğini hatırlatıyorlar.
Bu türden olaylara maruz kalmış kişilere yardım etmek gerektiğini vurgulayan psikiyatristler, suni birlik beraberlik söylemlerinden ziyade, uygulamada birlikte hareket etmenin gereğine işaret ediyorlar. Bu konuda siyasetçilere ve yöneticilere de önemli görevler düştüğünü belirten psikiyatristler, toplumun bütün kesimlerinin ötekileştirmeden ve travmayı arttırmadan yapıcı bir dil kullanmaları gerektiğini vurguluyorlar. Psikiyatri uzmanları ayrıca, insanların yaşadıkları ruhsal travma nedeniyle psikiyatrik veya psikolojik destek almaları gerektiğinin de altını çiziyorlar.