Milli Savunma Bakanı Fikri Işık çeşitli incelemelerde bulunmak üzere Mardin’e geldi. Mardin’deki AKP Mardin İl Teşkilatını ziyaret eden Bakan Işık, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mardin’in birlikte yaşamak, kendinden olmayana saygı duyma, kendi inancının dışında insanlarla dost ve barışık yaşamak noktasında dünyanın en önemli merkezi olduğunu söyleyen Işık, kendilerinin bu topraklarda bin yıldan fazla kardeşlik içerisinde yaşadıklarını belirtti.
Işık, “Bu topraklar fitnenin, fesadın, nifakın yeşerdiği yerdiği topraklar değildir. Bu topraklarda ancak ve ancak kardeşliğin yeşerdiği topraklardır. Eğer bu toprakların mayası sağlam olmasıydı Türkiye’nin bölünmesi için parçalanması için atılan fitne tohumları bugüne kadar çok fazla yeşermiş olurdu. Türkiye 90’lara dönmedi, bundan sonra Allah’ın izniyle hiçbir zaman 90’lı yıllara dönmeyecek. Türkiye terörle mücadelesini sürdürecek. Güvenlik güçlerimiz teröristle mücadelesi sürdürecek ama bunu tam anlamıyla bir hukuk devleti sınırları içerisinde ve demokratik düzen içerisinde yapacak. Bir algı operasyonuyla buradaki verilen mücadelenin itibarsızlaştırma gayreti var” diye konuştu.
“Terör yüzünden en büyük sıkıntıyı Nusaybin halkı çekti”
Nusaybin halkının bölücü terör örgütü PKK’ya düzenlenen operasyonlar gereği yaşadığı sıkıntılı dönemlere de değinen Işık: “Binlerce insan evlerinden oldu. Soruyorum, Allah’a şükür neden Kızıltepe’de olmadı, neden Nusaybin’de oldu, niye Kızıltepe’de bir tek insanımız evini terk etmek zorunda kalmadı da Nusaybin’de binlerce insanımız evini terk etmek zorunda kaldı? Oraya teröristler gelip çukur kazmasalardı, barikatlar kurmasalardı, sözde öz yönetim ilan edeceğiz diye el yapımı patlayıcıları her sokağa döşemeselerdi Nusaybin böyle bir sıkıntıyı yaşar mıydı? Nusaybin insanı evlerini terk etmek zorunda kalır mıydı? Şimdi bu kadar gerçekler ayan beyan ortadayken hala kalkıyorlar utanmadan, sıkılmadan laf ediyorlar” dedi.
“Bundan sonra da Allah’ın izniyle Emasya protokolünü geri getirilmesi mümkün değildir”
Emasya protokolünün geri getirilmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Bakan Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yaptığımız protokol, Emasya protokolünü geri getirmekmiş. Hayır, Türkiye bu yaptığı düzenlemeyle Emasya protokolünü geri getirmiyor, bundan sonra da Allah’ın izniyle Emasya protokolünü geri getirilmesi mümkün değildir. Düzenlemenin en önemli özelliği terörle mücadelede İçişleri Bakanlığı’nın teklifiyle bütün çerçevesinin bakanlar kurulu tarafından çizildiği yani siyasi iradenin tam olarak egemen olduğu, askerin sadece ve sadece operasyonun icrasından sorumlu olduğu. Ama bu icra esnasında da her hangi bir hak ihlali var mı, herhangi bir hukuksuzluk var mı noktasında da her türlü gözetimin ve izlemenin valilerin sorumluluğunda olduğu yani sivil iradenin sorumluluğunda olduğu bir düzenleme. Emasya neydi hatırlayın, bir toplumsal olay olduğu zaman asker hemen müdahale hakkına sahipti. Bir konuda efendim, herkesin evine hakimden izin almadan girecekler. Böyle bir şey kesinlikle yok. Ama siz düşünün dağda bir terörist takibi yapıyorsunuz. Asker bir teröristi takip ediyor, terörist bir kapalı mekana girdi. Şimdi asker ne yapacak, bay terörist sen burada dur, ben şehirden bir mahkeme kararı alayım, geleyim seni ondan sonra buradan alayım mı diyecek? Böyle bir terörle mücadele olur mu? O anda birlik komutanının izniyle o eve sadece ve sadece teröristin yakalanması amacıyla girilebilecek, o da 24 saat içerisinde hakim onayına sunulacak. Evet, Türkiye bu mücadeleyi sürdürecek, ama bunu sürdürürken özgürlük, güvenlik dengesiniz de koruyacak. Demokrasi ve demokratik adımlardan kesinlikle zerre taviz vermeyeceğiz.”
“Bölgenin ekonomik olarak güçlenmesi için çok ciddi çalışmaları bir bir hayata geçiriyoruz”
Operasyonların bölge halkının huzuru ve refahı için olduğunu kaydeden Bakan Işık, şunları söyledi:
“Şimdi şu terör olayı olmasaydı, şu sözde öz yönetim saçmalığıyla memlekette çukurlar kazılmasaydı, barikatlar kurulmasaydı, aksine bu işler daha fazla kan akmadan çözülmüş olsaydı, anaların gözyaşları daha fazla akmasaydı, bugün Mardin’e gelen turist sayısı ne olurdu, Mardin’e yatırım ne olurdu, Mardin’in kalkınması ne olurdu, Mardin’in işsizlik rakamları bu seviyede mi olurdu, bunu herkesin sorması lazım. Onun için bu yapılan bütün operasyonların, öncelikle Mardin halkının, bölge halkının ve ülkenin huzur ve refahı için yapıldığını bilmemiz gerekiyor. Olaylara HDP’lilerin ona müzahir bir takım ve odakların basın ve medyanın gözüyle değil, bin yıl kardeş olarak yaşamış insanların bin yıl daha kıyamete kadar belki daha fazla birlikte yaşama iradesinin perspektifinden bakmak lazım. Biz bu anlayışla hareket ediyoruz. Bu anlayışla da yapmamış gereken her türlü çalışmayı yapıyoruz. Nusaybin de operasyonlar bitti. Şimdi bu el yapımı patlayıcıların temizlenme süreci devam ediyor. İnşallah bu süreç de bittikten sonra da Nusaybin’in tekrar inşa edilmesi için hızlı bir çalışma başlayacak. İnşallah Nusaybin’e bunların giremeyeceği şekilde ve Nusaybin halkının gerçekten kendine yakışır bir ortam hazırlanarak, Hiç tereddüdünüz olmasın Nusaybin inşallah yediden inşa edilecek. Biz bu noktada Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak bölgenin tekrar inşası için ve bölgenin ekonomik olarak güçlenmesi için çok ciddi çalışmaları bir bir hayata geçiriyoruz. GAP’ın en kısa sürede bitirilmesi ve bölgedeki sulama problemini kökten çözümü için çok önemli çalışmaları yürütüyoruz. Türkiye’nin bir tek yolu vardır o da birlik ve beraberlik içerisinde demokratik düzen içerisinde ileriye bakmak.”
KAYNAK:İHA