Melissa Hogenboom tarafından kaleme alınan haberde, toplum olarak yere düşen yiyeceğin kısa süre içinde yerden alınıp yenmesi sağlıklı mı, yoksa tehlikeli mi, tam bir tartışma konusu haline dönüştü. Konu ile ilgili kamuoyu da bölünmüş gibi görünüyor. Tartışma konusu şu şekilde başladı:
"Geçenlerde bir parça çikolatayı yere düşürdüm ve bir an kaç tane bakteriyi bu leziz tatlıya eklediğimi merak ettim. Fakat hiç pislik görmedim ve çikolatayı ağzıma tıkıştırıverdim.Ayrıca mutfak zemini oldukça temizdi ve çikolata yerde 5 saniyeden daha kısa kalmıştı.Dolayısıyla '5 saniye kuralı' benim lehimeydi. Bu kuralı hepimiz biliriz değil mi? Düştükten sonra beş saniye içinde yerden alınan her yiyecek yenebilir.Acaba yiyerek iyi mi yaptım, yoksa farkında olmadan ağzımı binlerce küçük zararlı mikropla mı doldurdum?"
SİZ OLSAYDINIZ NE YAPARDINIZ?
İşte cevaplardan bazıları:
“Kural gerçek olmalı. Eminim tüm bakteriler ve bulaşıcı organizmalar zaman kavramının farkındadırlar.” Adam Hemswort
“3 saniye kuralı diyorum fakat sebeplerim tamamen farklı. Bu yiyeceğin yere düşmesi ile köpeğimin onu bitirmesi arasında geçen ortalama zaman.” Gary Burch
“Zavallı bir yüksek lisans öğrencisiyim ve 5 dakika kuralına uyuyorum” Manual Rodriguez
Daha katı olanlar da var:
“Eğer ağza gitmiyorsa çöp kovasına gider”. Corinne Howard
“Bakterilerin yere düşen yiyeceğinize bulaşması için mikrosaniyelerin yeterli olduğundan bahsediyoruz. O saniye kuralı daha mantıklı olurdu” Lane Casper
Tartışmayı sonlandırmak için soruyu mikroplar konusunda uzmanlaşmış bilim insanlarına yöneltiyorum. Öncelikle bazı gerçekleri vurgulayalım. Emin olun yerde önlerine çıkacak her yiyeceğe saldırmayı bekleyen bakteri yığınları yok. Aslında onlar her yerdeler. Zemini yeni paspaslamış olsanız bile!Adam Taylor’a göre bilimsel olarak“5 saniye kuralı” diye bir şey yoktur. Eğer bir yiyecek yere dokunursa, nanosaniyede kirlenir.
Chicago Üniversitesi'nden Mikrobiyal Ekolojist Hack Gilbert, yiyecek yere değer değmez pisliği, dolayısıyla bu pisliğin içinde mikropları da toplayacaktır diyor. 2015 yılında yapılan bir çalışmaya göre, herhangi bir zamanda evlerimizdeki tozun içine gizlenmiş -7000 farklı bakteriyi de içeren- yaklaşık 9 bin farklı tür mikroskobik yaratık var ve bunların pek çoğu zararsız. Her an her yerdeler; ellerimizde, yüzümüzde ve evinizin içinde… Her birimiz sürekli olarak derimiz ve nefes alıp verdiğimiz hava yoluyla bakteri yayıyoruz. Gilbert’e göre kendimizi mikroorganizmalardan saklayamayız. Adeta bir bakteri denizinde yaşıyoruz ve nefes alıyoruz. Araştırmacılar rakam bile veriyorlar. Bir araştırmaya göre, bir insan çevresine saatte ortalama 38 milyon bakteri hücresi yayıyor.
Gilbert, veba kuyusuna düşmediği sürece yere düşen yiyecekleri yiyeceğini söylüyor.Aslında daha da ileri gidiyor. Çoğu zaman evinizin zeminini ya da tuvaletinizin oturağını yalamanın bile sizi hasta etmeyeceğini iddia ediyor. Gelgelelim evinizde hasta birisi varsa ya da kötü hijyen kayıtları olan bir ülkede yaşıyorsanız bunun pek mantıklı olmadığını belirtiyor.
Çevremizde bazı zararlı patojenlerin var olduğu şüphesiz fakat eğer birisi zemininize gizlenmişse, bu evinizin her yerinde olabileceği anlamına geliyor. Belki de mutfak tezgahınızda veya kapı kolunuzdadır. Yerden yemek yemiş olun ya da olmayın hasta olabilirsiniz. Eğer evinizde Salmonella bakterisine ev sahipliği yapacak kadar şanssızsanız, yerde beş saniye ya da daha az durduğunun hiçbir önemi yok. Hastalanırsınız. 2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre Salmonella bakterisine bir dakika yerine 25 saniye maruz kalmak daha az risklidir fakat risk hep vardır. Bakteriyel dünyayla sizin aranızda sihirli bir bariyer yoktur. Bu yüzden en derinlemesine temizlik bile onları dışarıda tutmayacaktır.
Aslına bakarsanız mikrobiyal dünyayla temas bize faydalı bile olabilir. “Yemeğinizi bir doktorun muayenehanesine ya da umumi tuvalete düşürmediğiniz sürece mikroplarla haşır neşir olmak iyidir” diyor Katherine Amato. Bunun sebebini çevremizdeki mikroplarla birlikte evrilmemiz olarak açıklıyor. Amato gibi araştırmacılar mikropların türlerimizin evriminde oldukça önemli roller oynadığına giderek daha fazla inanıyorlar. Çevremizdeki mikropları çok küçükken toplamaya başlıyoruz. Bir çocuğun mikrobiyal birikimi yaklaşık iki yaşlarında iken bir yetişkininkine benzemeye başlıyor Eğer yiyeceğimizde mikroplar varsa bu bizim sağlıklı bir bağışıklık sistemi geliştirmemize katkıda bulunacağını düşünüyor.
Kısaca “5 saniye kuralı” tam bir saçmalık. Eğer gerçekten kötü bir mikrop varsa bu kurala güvenmek sizi hasta olmaktan kurtaramayacak. Fakat o çok kötü mikroba denk gelmediğiniz sürece kirlenmiş yiyeceğiniz oldukça faydalı ve sizi daha da güçlü kılacağı şüphesiz.