CNN Türk’te yayınlanan Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtlayan 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, darbe girişimine karşı koyan sivil ve güvenlik görevlilerinin şehit olduğu hususuna kendisinin de iştirak ettiğini söyledi.
Başbuğ, TSK’ya sızan FETÖ unsurlarının askeri darbelerdeki gibi kendi başına bu hareketi yapmadığını söyleyerek, “Kendilerine özgü hedef ve amaçları mı var? Dışarıdan bu hareketi yönlendirenlerin hedef ve amaçları var” diye konuştu.
15 Temmuz kalkışmasının askeri darbelere benzemediğini savunan Başbuğ, “15 Temmuz kalkışmasını bir askeri darbe olarak değerlendirmiyorum. Diğer askeri darbelere benzemiyor. Askeri darbe olarak tanımlanmasına sıcak bakmıyorum. Bu Gülen cemaatinin silahlı darbe hareketi” dedi.
“Silah kullanan erler yargılanmalı”
Kandırılan erlerin darbeci kategorisine konulmaması gerektiğini ifade eden Başbuğ, fakat silah kullananların yargılanması gerektiğini de ekledi.
“Tehdit dedim, Başbakan çok büyütüyorsun dedi”
Başbuğ, Türk silahlı kuvvetleri içindeki Gülen yapılanmasını hisseden bir komutan olduğunu ve bunu Recepe Tayyip Erdoğan’a söylediğini iddia etti:
“Ben bu sıkıntıyı hisseden bir komutanım. Amerikan ordusunda yasa ile kurulmuş olan personel izleme teşkilatı var. 2010’da Başbakandan böyle bir yapı kurulmasını istedim. Şu anda da Genelkurmay Başkanlarının gözleri kör, personeli dışarda izleme açısından olanakları yok. MİT biliyor, vermiyor. Gözü çok açık da size vermiyor. 2010’da MİT müsteşarına vereyim incelesin dedi. MİT Müsteşarı geldi, konuştuk. Siyasi iradenin böyle bir yasa ile bize izin vermesi insan tabiatına aykırıydı. Çünkü ittifak vardı. 2007-2011’i ayrı bir yere koyalım. Bu dönem AKP’nin cemaatle tam ittifak yaptığı dönem. Ben bu dönemde Gerel Kurmay Başkanlğı yaptım. Bu da tam ittifak olduğu dönem. Cemaatin tehdit olduğu defalarca ifade ettim. ‘Bugün bu tehdit bize yarın size’ dedim. ‘Ya komutanım sen bunları çok büyütüyorsun’ dedi. Kim haklıymış 2016’ya geldiğimizde.”
“AKP uyarılarımı dikkate almadı”
“Cemaatin TSK’ya sızması 70’li yıllara kadar gidiyor. Cemaatin asıl güçlenmesi Turgut Özal zamanında oldu” diyen Başbuğ, Bülent Ecevit’in de cemaate sempatiyle baktığını ifade ederek, “Erbakan rahmetlinin ise cemaatle mesafeli olduğunu görüyoruz” dedi.
İlker Başbuğ, cemaatle ilgili uyarılarının AKP iktidarlarınca dikkate alınmadığını, “Tehdit bugün bize, yarın size” dediği halde, kendilerine konuyu abarttıklarının söylendiğini ifade etti.
“Askeri darbe değil, cemaatin silahlı darbe hareketi”
Başbuğ,15 Temmuz kalkışmasının bugüne kadar yapılan askeri darbelerle aynı havuzda olmadığını düşündüğünü belirterek şöyle konuştu:
“15 Temmuz’da Türk Silahlı Kuvvetleride yuvalanan bir cunta var. Fakat bu cunta kendi başına yapmıyor bu hareketi. Fettullah Gülen’den emir alıyor. Bu Gülen Cemaati’nin silahlı darbesi. Cemaatin askere sızmak suretiyle yaptığı silahlı darbe tanımlamasına da itirazım olmaz. 27 Mayıs ile önemli bir fark. 27 Mayıs’ın cuntası askerlerden oluşan, kendilerine göre bir amaçları olan cunta. Askeri müdahaledir. Burada karşılaştığımız tablo farklı.Askeri darbe olarak tanımlanmasına sıcak bakmıyorum. Bence bu cemaatin bir silahlı darbe hareketidir. Cemaat bunu askerlerdeki unsurlarla yaptı. 15 Temmuz’un ana omurgası kesinlikle cemaat. İkinci grup bu yaşanılan olay karşısında anında yapması gerekeni yapmayanlar, geçikenler. Tereddüte düşenler kararsızlık içinde olanlar ? Bunlar cemaatçi mi ? Hayır belki hepsinin olduğunu söyleyemeyiz. Üçüncü grup ise cematçi olmamasına rağmen bundan istifade etmek isteyen insanlar.”
“15 Temmuz’da asıl hedef TSK’ydı”
“15 Temmuz’da dış destek vardı. Hedef Türk Silahlı Kuvvetleri’ydi.”
‘Cumhurbaşkanı 2010-2016 arası tek başına savaş verdi’
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2012-2016 yılları arasında cemaate karşı tek başına savaş verdiğini ve tek başına bırakıldığını söyledi.
“KHK’larla TSK’nın genel yapılanmasının bozulması doğru değil”
TSK’nin 200 yıllık yapılanmasını KHK’lerle değiştirilme ihtiyacını neden duydunuz, bunu çıkıp biri bana anlatsın. Sizin bu KHK’leri aldığınız konular TSK’nın genel yapılanmasını bozuyor. Emir komuta veya cunta darbesine yönelik önlemler alıyorsunuz. Kanun Hükmünde kararnamelerle TSK’nın yapılanmasının bozulması doğru değil.”
“TSK komutası iyi sınav vermedi”
TSK komuta kademesinin de iyi bir sınav veremediğini söyleyen Başbuğ, “TSK niye tedbir alamadı, bu konu incelenmelidir” dedi. Başbuğ, darbe girişiminde yer alanlar için, “Ne olursa olsun adil yargılama olsun” dedi.
“Darbe planlanmasının basite alınacak bir durumu yok”
Darbe girişimini askeri açıdan başarılı bulup bulmadığı sorulan İlker Başbuğ, “Darbe planlamasının çok basite alınacak bir durumu yok. Çok geniş bir satha yayılmış bir organizasyonla karşı karşıyayız. Planlamayı pek hafife almayın. Ama uygulamada bazı eksikler, hatalar var mı var. Zamanın öne alınması vesaire” dedi.
“ABD, Gülen’i iade etmezse, demek ki kullanmaya devam edecek”
Başbuğ, darbe girişiminin hedefinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu, Fetullah Gülen’in kullanım süresinin bitip bitmediği sorusuna Başbuğ, “Onu zaman gösterecek, bilemem” dedi. İlker Başbuğ, “ABD Gülen’i iade etmezse demek ki kullanmaya devam edeceksiniz. Ederseniz demek ki kullanım tarihi bitti” diye konuştu.
İlker Başbuğ, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Hududi’nin FETÖ mensubu olduğu konusunda ise şüphesi olduğunu söyledi.
İlker Başbuğ, şu an yapılan düzenlemelerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücünü zayıflattığını, Türkiye’nin güçlü TSK’ya ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
“Harp okulları Osmanlı mirasıdır”
Askeri liselerin kapatılmasına da değinen İlker Başbuğ, “Harp okulları Osmanlı’nın mirasıdır. Bunu Abdülhamit yapmadı. Harp akademileri hayati önemdedir. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Harp akademileri öğrencilerinin bir kısmı bu harekatın içinde yer almış. Sayın Cumhurbaşkanı’na suikast için giden özel tim mensuplarının büyük kısmı harp akademisi öğrencisi. Bu çocuklar maalesef, Cumhurbaşkanına yapılacak suikastin içinde yer almıştır. Bu kabul edilebilir bir şey değil, çıldırtıyor. Buradan hareket ederek, siz bu müesseseyi kaldırınca çözecek misiniz bu olayı. Türk ordusunun damarını kesiyorsunuz. Yapmayın bunu. Niye müesseseyi kaldırarak, bu sorunu çözebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Askeri liseler kapatılıyor. Kapatılabilir mi? Yüzde yüz askeri liseler kalksın diyemem. Bana sorarsanız devam etmesinde yarar var diyorum. Askeri liselerde Türk milleti şunu bilsin, normal bir lise müfredatı neyse o olur. En iyi hali vakti iyi olanlar, çocuklarının askeri liseye gitmesini ister. Çünkü eğitim mükemmeldir. Dünya klasmanında öğrenciler var. Bu olayda Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri işin içine girmiş ama çoğunun farkında bile olmadan olayın içine girdiğine inanıyorum. Dünyada çok örneği yok. Askeri liseleri kaldırdınız, Kuleli Askeri Lisesi Abdulmecit’in getirdiği bir lise. TSK’nın bir simgesidir. Yarın öbür gün otel yaparsanız, bizi yürekten yaralarsınız.” diye konuştu.
“Kuvvetin Harp okulunun komutanından alınması olmaz”
Harp okulları kapatılmıyor, Milli Savunma Üniversitesi rektörünün emir-komutasına bırakılıyor. Kara Harp Okulu, subay yetiştiriyor. Kara Harp Okulları, Kara Kuvvetleri’ne asker yetiştiriyor. Güvenmiyorsunuz Kara Kuvvetleri Komutanı’na, aman diyorsunuz, Harp Okulları, bunun emir komutasında olursa muzur işlemler olur, rektöre bağlıyorsunuz. Bunu polis akademisinde de yaptınız, ne oldu? Kaldırıldı. Kuvvetin harp okulunun o kuvvetin komutanından alınması olmaz. Kuvvet komutanları bu olaya karışmadı, ne günahı var?”
Dünyada askeri hastaneler yok mu? Var tabii ki. Şimdi diyorsunuz, GATA’da asker var, cemaate sızmaları önleyemedi. Sağlık Bakanı cemaat sızmalarını önlemiş mi ki? Askeri hastane ihtisas ister. Birliklerde doktorlar var. Bu da Osmanlı, askeri tıbbıyedir. Bu pek kabul görecek bir nokta değil.
Gelelim jandarmanın İçişleri Bakanı’na bağlanması. Bu olabilir. Doğru mudur diye sorarsanız, ben tereddütlüyüm. Ama örneklere bakalım, jandarma zaten eğer siz jandarmanın bölgesini polis yaparsanız, gereği kalmaz. Jandarma polisin olmadığı yerde, polis görevi yapan kuvvettir. Jandarma ordu içinde mi kalmalı, bakanlık içinde mi kalmalı? Jandarma olmasaydı, Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelede başarılı olamazdı. Jandarma subaylarının hakkını ödeyemeyiz. Tipik örnekler mi, İtalya. Kime bağlı, Silahlı Kuvvetlere bağlı. Orduda da bir numaradır. Fransa, bize çok benzer. 2009 yılına kadar ordunun parçasıydı, İşişleri Bakanı’na bağladılar. Ama şimdi tartışıyorlar, yanlış mı yaptık diye.
Eski Genelkurmay Başkanı, YAŞ yapısı konusunda da şunları söyledi: Adalet Bakanı’nın YAŞ’la ne ilgisi var anlamadım. YAŞ da tarihi bir kurumdur. YAŞ’ın görev ve yetkisi nedir biliyor musunuz? YAŞ tayinlerle ilgilenmez. Terfiler tartışılır. YAŞ’ın tayinler konusunda yetki ve sorumluluğu yok. Terfiler bir de görev uzatmaları. YAŞ’ta Adalet Bakanı ne yapacak? Dışişleri Bakanı ne yapacak, anlamıyorum. İçişleri Bakanı düşünülebilir. Bu yapılanma, MGK yapılanmasının aynısı. Amaç ne, sayısal üstünlük. Sivil üyelerin sayısı artıyor. Terfide siz elinizi kadırdığınız zaman, sizin dediğiniz olur.”
“YAŞ’ın yapısının değişmesindeki amaç sayısal üstünlüktür”
Eski Genelkurmay Başkanı, YAŞ yapısı konusunda da şunları söyledi: Adalet Bakanı’nın YAŞ’la ne ilgisi var anlamadım. YAŞ da tarihi bir kurumdur. YAŞ’ın görev ve yetkisi nedir biliyor musunuz? YAŞ tayinlerle ilgilenmez. Terfiler tartışılır. YAŞ’ın tayinler konusunda yetki ve sorumluluğu yok. Terfiler bir de görev uzatmaları. YAŞ’ta Adalet Bakanı ne yapacak? Dışişleri Bakanı ne yapacak, anlamıyorum. İçişleri Bakanı düşünülebilir. Bu yapılanma, MGK yapılanmasının aynısı. Amaç ne, sayısal üstünlük. Sivil üyelerin sayısı artıyor. Terfide siz elinizi kadırdığınız zaman, sizin dediğiniz olur. YAŞ’ın yapısının değişmesindeki amaç sayısal üstünlüktür. 2012-2016 dönemi sorgulanmalıdır. Bazı arkadaşlarımız listeler verdik, dikkate alınmadı diyorlar. Terfi listesini koyuyorsunuz, bugün tutuklananların listesini koyuyorsunuz yüzde 70’lere oranla aynı isimler. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Sorulmalı. Desinler ki, bize verdiler ama inanmadık, desinler. Ortada somut bir olay var. 100’ü geçti general-amiral tutuklamaları. Bu bilgiler verildi de, işlem yapılmadıysa ortada vahim bir durum var.”