Şehit Kurmay Albay Sait Ertürk, arkadaşı Piyade Albay Davut Ala ile 66. Zırhlı Tugay’da verdiği mücadeleyle, 15 Temmuz gecesi İstanbul için kilit rol oynayarak, tugayın darbe girişimine desteğini engelledi.
Ardında 2 yetim bıraktı
İki komutanın liderliğinde kurulan dörder kişilik 2 tim, tankların, silahların ve askerlerin dışarı çıkmasını engelleyerek, tugay içindeki hareketlenmeyi durdurdu. Tugayın darbeye katılımını engelleyen Sait Ertürk, tek kurşunla şehit düşerken arkasında 8 ve 18 yaşlarında 2 kız çocuğu ile eşini bıraktı. 7 kurşunla yaralanan Davut Ala’nın ise tedavisi sürüyor. Ceylan Ertürk, olay gecesi yaşadıklarını ve eşiyle konuşmalarını şöyle anlattı: “Albay Davut Ala eşim ve Sait’in yanında çalışan bir astsubay, bizim evde buluşuyorlar ve durumu değerlendirip kendi inisiyatifleriyle 66. Tugay’a gitmeye karar veriyorlar. Telefonda bize, ‘Sakin olun, bu iş sabaha biter, hepsini derdest ederiz’ dedi. Anlatılanlara göre, oraya vardıklarında önce büyük bir kalabalık görüyor tugayın dışında. Tugaydan öncesinde birkaç tank çıkmış ve hasara neden olmuş. Onun üzerine halk orada toplanmış. Sait kendisini halka tanıtıyor. ‘Biz bu hainleri yakalamaya geldik’ deyince halk ‘En büyük asker bizim asker’ diye tezahürat yapıyor.
“Yaptığınız vatan hainliği”
Davut Ala’nın yanında 2 polis bir uzman çavuş, Sait’in yanında bir polis 2 uzman çavuş, 2 tim halinde karargaha doğru ilerliyorlar. Sait, karşısına çıkan askerlerden ‘Devletten yanayız’ diyenleri de yanına alıyor. Karşısına çıkan cuntacı gruplara teslim olmaları gerektiğini, bu yaptıklarının vatan hainliği olduğunu söylüyor. Tankların ve silahların dışarı çıkmasını engelliyorlar. Taziye için beni arayan komutanlardan ‘Sait olmasaydı, bugün İstanbul yoktu’ diyenler oldu. Tabii ben bunun yanına Davut Albay’ı da ekliyorum.” İki timin farklı noktalardan hainleri yakalamak ve güvenlik birimlerine teslim etmek maksadıyla karargâha doğru ilerlediğini dile getiren Ceylan Ertürk, şöyle devam etti: “Eşim ve beraberindeki bir polis iki uzman çavuşun karşısına hainler çıkıyor. Sait onlara önce kendisini tanıtıyor, ‘Teslim olun’ diyor. Çıkan çatışmada önce polis arkadaşımız, sonra eşim şehit oluyor. Davut Albay silah seslerini duyunca beraberindeki ekiple geliyor. Açılan ateş sonucu Davut Albay 7 kurşunla yaralanıyor, yanındaki 2 polis şehit oluyor. Eşim sağ tarafından giren tek kurşunla şehit oluyor.”
“Hakettiği gibi şehit oldu”
Ceylan Ertürk, eşi hakkında da şunları söyledi: “Gerçek bir vatanseverdi. Kendisini hep geliştirirdi, çok okurdu. Mesai mefhumu yoktu. Uzun yıllar birlikte akşam yemeği yediğimizi bilmiyorum. Hem devrelerinin hem de ast ya da üslerinin parmakla gösterdiği gerçek bir askerdi. Askerlik onun için havaydı, suydu, yediği ekmekti. Çok adaletliydi. Yaşadığı şekilde de öldü, hak ettiği şekilde şehadet makamına ulaştı.”
“Üzgünüm albayım seni koruyamadık”
Şehit Kurmay Albay Sait Ertürk’ün, o gün yanında bulunan not defterinin ilk sayfasında yer alan Yahya Kemal Beyatlı’nın “26 Ağustos 1922” başlıklı Şehit Albay Sait Ertürk’ün yanında bir dönem çalışan astsubayın sosyal medyada yer alan yazısı da okuyanları duygulandırıyor: “30 senelik astsubaylık mesleğimde emrinde çalışmaktan gurur duyduğum en saygıdeğer, en dürüst amirimdir. Gerçek bir vatanseverdi. Malum gecede bizler tarafından şehit edildi. ‘Bizler tarafından’ diyorum çünkü o bizi korumaya çalışırken şehit oldu ama biz onu koruyamadık. Onun gibi Halis Başçavuşları, Hüseyin Başçavuşları koruyamadık. Zamanında uyanıp, bunları durdurmalıydık. Bir haftadır saygıdeğer eşini aramak istiyorum, arayamıyorum. Utanıyorum. Başınız sağ olsun diyeceğim ama biliyorum ki, başı sağ değil. Çok üzgünüm albayım, seni koruyamadık.”
Sabah.